Sauna ve Tefekkür

Ne Olacak Bu Blogun Hali?

Merhaba yine oldukça uzak kaldım. Yazı yazmak özellikle düzenli olarak yazmak hakiki bir beden ve kafa mesaisi gerektiriyor. 1 aydır hem iş hem yüksek lisans yoğunluğum beni yazmaktan alıkoydu. Bir de üstüne malumunuz bizim oğlanın afacanlıkları eklenince bilgisayarı elime almak inanın çok zor hale geldi. Kafamda yazılacaklar olarak bir klasör var ve orada gerçekten yazmaktan keyif alacağım, sizin de keyifle okuyacağınız güzel konular var. İlk yola çıkarken de dediğim gibi maksadım çok okunmak değil, dostlar tarafından okunmak ve 5-10 yıl sonra geriye dönüp baktığımda ardımda bir yazılar silsilesi bırakarak nesirdeki maharetimi de artırmak. O yüzden bu gecikmeleri aşırı dert etmiyorum. Ancak ben yazı yazmıyorum diye eski yazılarımı (hala okmuadıysanız) okumayı ve paylaşmayı da unutmayın. Yazı bitince bloga bir göz atmanızı tavsiye ederim. Buyurun link: BLOG

Nerelerdey(d)im?

Bu aralar iş yerimdeki imkânları daha aktif olarak kullanmaya karar verdim. Biliyorsunuz yaklaşık 1.5 yıldır Kuveyt Türk Katılım Bankası’nda çalışmaktayım. Şekerpınar’daki Bankacılık Üssü’müzde spor salonu, sauna ve buhar odası da bulunmakta. Daha önce gitmişliğim vardı hepsine. Ancak son 2 haftadır neredeyse her gün saunaya gidiyorum. Hem de öğle aralarında. Aslında evlilikle beraber aldığım kiloları veririm diye de düşünmüştüm ama işin ehilleri kilo vermeye terlemenin çok da faydası olmadığını söylediler. Sonuç olarak sauna benim için sadece bir “keyif” haline geldi.

E, Terlemeni mi Anlatacaksın?

Öncelikle terleme diye de geçmeyelim. Saunanın vücuda hatırı sayılır faydaları var. Kan damarları genişleyince kan akışı hızlanır. Vücut, sıcaklığını deriyi soğutarak sabit tutmaya çalışır. Yoğun bir terleme ile reaksiyon verir. Deri, ölü hücrelerden temizlenerek canlanmış olur. Yumuşak ve pürüzsüz bir yüzeye sahip olur. Yoğun terleme, insan vücudundaki su ve toksinlerin dengesini ayarlar. Toplam kan proteinlerinde artışa neden olur. Bu artış da dokulara daha fazla oksijenin ulaşmasını sağlar. Vücudun dış etkilere karşı direncini de artırır. Ayrıca saunadan çıkışta buzdolabında ikram olarak sunulan sade sodalar var. Yakından tanıyanlar sodaya(maden suyu da olabilir çaktırmayın) ne kadar düşkün olduğumu bilecektir. Onun da faydaları malum. Vücudun sauna ile kaybettiği mineral dengesinin sağlanmasına ciddi katkısı var. 15 dakikalık sauna sonrası sodamı içip 2-3 dakika dinleniyorum. Sonrasında 5 dakikalığına içine mentol koyulmuş buhar odasına geçiyorum. Göz gözü görmeyen bu yerde gözeneklerim açılıyor. Sonrasında da duş alıp yemeğe geçiyorum. Gerisi malum, mesai başlıyor.

Hala Saunadan Tefekküre Nasıl Bağlayacağını Merak Ediyorum?

“Bir saat tefekkür bazen bir sene ibadetten daha hayırlıdır” (Suyuti, Camiu’s-sağir, 2/127; Aclûnî, 1/310). Tefekkür… İlk gelen “Oku” emrinin icap ettirdiği gibi. Zira düşünmedikten, akletmedikten, dünyayı, âlem-i İslam-ı, nefsini, tahlil ve tetkik etmedikten sonra neredeyse eğilip kalkan mahlûklara dönüşüyoruz. Bizlerin insan olarak; günlük işlerin debdebesinde, hay ile huyla geçen ömür çarkının dişlilerinin arasında ve şahsi ihtiras/husumetlerin gölgesinde kendi kendimize kalıp düşünmeye ve tefekkür etmeye fırsatımızın ne kadar zor olacağının farkındasınızdır değil mi? En son ne zaman kendinizle 20-30 dakika tek başınıza kaldığınızı bir düşünün. Kaldıklarınızın da kaçında gerçek manada hayatı sorguladığınızı sorusunu sorun kendinize. En son ne zaman ışığı kapatıp bir yere usulca kurulup şu soruları sordunuz kendinize:

Ben kimim? Niye varım? Niye yaratıldım? Ne için yaratıldım? Bu zamana kadar nelere gark oldum, nelerle karşılaştım ve niçin karşılaşmış olabilirim? Sahip olduğum şeylere karşı nasıl amel ettim? Nelerden imtina ettim? Nelere kolayca meyledebildim? Ve en önemlisi de: Ölüme ne kadar hazırım?

Bu sorular zor sorular biliyorum. Ha deyince cevaplanmayacak bu sorular üzerine tefekkür etmenin icap ettiğini düşünüyorum.

Saunada genelde pek kimse olmuyor. Hatta Pazartesi dışındaki günlerde boş oluyor diyebilirim. Bu da bana 85-90 derece sıcaklıkta terlerken kolayca tefekkür etme imkânı sunuyor. Cehennem sıcağını akla getirdiği gibi yalnız kalmakla beraber kendimi ve gidişatımı sorgulamak mümkün oluyor. Bunu bir de mesainin arasında, gün ortasında yapmak da olaya bambaşka bir boyut katıyor. Filmlerdeki arınma-iyileşme banyoları gibi dinçleşmiş, odak gücü yükselmiş ve en önemlisi iç huzuru artmış bir şekilde işime geri dönüyorum.

E Bizde Sauna Yok?

Herkes, Kuveyt Türk gibi çalışma ortamında sauna bulunan bir yerde çalışıyor olamaz tabi. Gelin evde mini sauna nasıl yapılır onu anlatayım. Öncelikle bir banyonuzu ısıtıp muşamba yardımıyla ç... Şaka şaka. Burada maksadın sauna değil tefekkür olduğuna dikkat çekmek isterim. Ben her yeni bir şeyde karşılaştığımda onun cılkını çıkaracak kadar ona yapışan biri olduğum için her gün gittim. Sizler haftada minimum 1 kez de olsa kendinize kimsenin sizi rahatsız etmeyeceğinden emin olduğunuz bir ortamda kendinize 10-15 dakika ayırırsanız maksat hâsıl olmuş olur. Çocukları uyutunca olur, sabah işe erken kalkıp olabilir ya da iş yerinde öğle arasında bahçeye çıkıp kenarda bir yerde otururken olabilir.

Ancak unutulmaması gereken ve bana göre tefekkürü en verimli kılan şey kafada ve etrafta bozan başka şeyin olmamasıdır. Yani yatarken daldığınız hülyalar, günlük muhasebeniz bana göre tam manasıyla tefekkür değil. Çünkü tefekkür tam bir analiz üzere olmalıdır. O yüzden sadece düşünmek amacı ile oturmak lazım. Bu yatakta olacaksa da yatakta bağdaş kurup yapılabilir. İş yerinde öğle arasında yapayım dediniz bu seferde bir elde kahve bir elde sigara ile bu işe kalkışmak bana göre yine mantıksız geliyor. Odaklanmanın tamamen kendiniz üzere olması şart. Arkadaşınızla otururken yani etrafınızda biri(leri) varken tefekkür yine bana çok saçma geliyor.

İç Huzuru İç Muhasebenin Sağlam Çalışmasıyla Mümkün Olur

Hani derler ya vicdanını susturabilecek misin diye o hesap. İlla adam öldürmek gerekmiyor. Aldığın kararlar, söylediğin laflar velhasıl bilcümle fiiliyat senin içinde yer ediyor. Ve bankacılık tabiriyle bunların muhasebeleşmesi lazım. Tövbe kapısı ise tövbe, hak helalliği dilemese hak helalliği talebinde bulunmak. Ama bu aksiyonları alabilecek yüreğin bizde olması için önce kendimizle hesaplaşmak gerekiyor. Bu da tefekkür ile kolaylaşan bir süreç. Yazımı şöyle özetleyeyim o halde: Dünyayla hesaplaşmanın yolu kendinle hesaplaşmandan geçer, kendinle hesaplaşmanın yolu ise tefekkürden.

Allah hepimize hakkıyla tefekkür edebilmeyi, varlığı ve ötesini sorgulamayı, kendimize verecek bir hesabın olmadığı bir hale gelmeyi nasip etsin. Ha Allah’a vereceğimiz hesap? Orasını karıştırmayın…