Daha Önce Duymadığınız 5 Enstrüman
Merhaba. Biraz fazla ara verdim biliyorum. Ama okuyan dostlardan güzel dönüşler almak beni tekrar motive etti. Daha çok musîkî üzerine yazmamı tavsiye ettikleri için böyle bir yazı ile dönmek istedim. Bu yazımda sesini duyunca "Ha bunun sesi çok tanıdık!" diyeceğiniz 5 enstrümandan bahsedeceğim. İlerde fırsat buldukça bu listeyi güncelleyebilirim.
Hegit
Genelde halk müziğimizde tercih edilen Orta Asya kökenli yaylı bir çalgı "Hegit". Malatya, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi doğu şehirlerimizde çalındığı gibi ençok Teke yöresinde kullanılır. Gerçi kullanılırdı demek lazım orada bile kaybolmaya yüz tutan bir sazımız. Oralarda Yörük kemençesi, tırnak kemane gibi adları da var. Genelde su kabağından yapılır. Türk Musîkîsindeki "klasik kemençe" sazına çok benzemektedir. Eskiden bağırsak tel kullanırken şimdilerde bağlama telleri kullanılıyormuş. Çalması zor olduğu için unutulduğu da kaynaklarda geçiyor. Bana klasik kemençenin halk müziği formu gibi geliyor. Sesi beni derinden etkiler. Uzatmayalım ve üstadından güzel bir kayıt koyalım:
Hurdy-gurdy
Kaynaklarda ilk defa 9. yüzyılda tespit edilen tulum gibi bir enstrüman. Ama sadece ses bakımından tulum gibi denilebilir. Aslında yaylı enstrüman kategorisinde yer alır. Sağ kısmındaki kolla döndürülen bir çark mevcut. Çark yayın işlevini görüyor ve üstündeki tellere dokunması ile ses çıkarıyor. Klavyede ittirdiğiniz zaman tellere temas eden tuşlar var. Bu hurdy-gurdynin sesine baya farklı bir ambiyans katıyor haliyle. Altyapıda süreklilik sağlıyor. Ülkelerin kendine ait hurdy-gurdy yapıları var. Çok değişik çeşitleri var. Hurdy gurdy nerenin enstrümanı ben bulamadım açıkçası. Tarih boyunca da farklı dönemlerde farklı müzik türlerinde kendine yer edinmiş. Bunlara metal, rock da dahil. Hurdy gurdy Türkiye şartlarında pek rastlanılabilecek bir enstrüman değil. Birkaç fotoğraf sonrası çok güzel bir performans geliyor şimdi.
Erhu
Geldik çoğu kişinin sesini duyduğu ama adını bilmediği Çin enstrümanı "erhu"ya. Genel olarak iki telli çalgılara o yörede erhu deniyor. 1800'lerden beri kullanılan bu sazın da adı erhu. Gövdesi altıgen veya sekizgen şekilde. Akordu ve notasyonu keman(violin) ile aynı olduğundan Çin violini de denmekte. Hurdy-gurdy gibi erhan da birçok farklı müzik türünde kendine yer bulmuş; pop, rock ve jazz gibi müzik türlerinde de kullanılmıştır. Eskiden piton derisinden yapıldığı için orijinalini bulmak pek mümkün değil. Şimdilerde hayvan hakları derneklerinin de baskısıyla PET Polyester Membrane da kullanılmaya başlanmıştır. İnsan sesine çok yakın, içli bir saz. Benim ara ara dinlediğim erhu kayıtları var. Ama burayı boğmamak adına en beğendiğim kaydı sizlere sunuyorum.
Rebab
Son harf mevzusundan dolayı "rebap" diye de geçmektedir. Uda "ut" denmesinden haz etmeyen biri olarak ben rebab demeyi tercih edeceğim. Rebab yine bir Orta Asya enstrümanı ve bazı kaynaklara göre 3500 yıllık tarihi var. Çoğunlukla 3 telli ve yaylı bir enstrüman. Gövdesi hindistan cevizi kabuğundan yapılır. 1700'lü yıllara kadar musîkîmizdeki tek yaylı çalgı olan rebab din dışı olduğu gibi tasavvuf musîkîsinde de büyük bir rağbet görmüştür. Sonraları batıdaki bildiğimiz kemanın gelmesi ile forsu sönmüş, kısıtlı bir kullanım alanına hapsolmuştur. Bugün doğudaki illerimizde düğünlerde ve bazı tasavvuf müziği korolarında kendine yer bulabilmektedir. Rebabın çok çeşidi olduğu için Asya yöresindeki rebab ve çalış tarzı ile buralarınki farklı. Dolayısıyla önce oralardan sonra buralardan bir video eklemek istedim. Dinliyoruz:
Sitar
Sitar, Hindistan’ın milli sazıdır. Hindular asırlar boyu bu enstrümanı dini törenlerinde, halk ezgilerinde, düğünlerinde, ölüm törenlerinde kullanmışlardır. Sitar Hindular için sadece bir çalgı değil, aynı zamanda da felsefî anlamı olan bir enstrümandır. Mistik bir çalgıdır. Telli bir enstrümandır. 40 dan fazla teli bulunmaktadır. Kanun yüzüğü ile çalınabilmektedir. Açıkçası bu Hint sazı oldukça zor bir enstrümandır. Çalabilmek, duygusunu ve o mistik havasını verebilmek her yiğidin harcı değildir. Dünyada Ravi Shankar ünlü icracılardandır. Türkiye'de çalabilen sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Başta Orhan Gencebay olmak üzere Erkin Koray, İlham İrem de bu mistik enstrüman ile bir dönem ilgilenmiştir. İlk defa Orhan Gencebay tarafından Türk Müziğine giren bu mistik enstrüman, Gencebay’ın elinde hayat bulmuştur. Gencebay özellikle 72-82 arası neredeyse bu ilginç Hint sazını elinden hiç düşürmemiştir. Sitar ile besteler, ezgiler üretmiştir ve film müziği yapmıştır. İlk olarak 73 yılında “Uğrunda Bir Ölmek Kaldı” adlı şaheserde, mistik Hint sazı ile Gencebay caz müziği nüansları kullanmıştır. Ben O Zaman Ölürüm adlı şaheserin 1975 film versiyonunda Gencebay Sitar ile solo yapmıştır. Eseri de baştan sona kadar sitar ile icra etmiştir. Sitar ile yaptığı bestelerden biri olan “Nereden Bileceksin” şarkısı sitarın gerçek ruhunu birebir yansıtan Gencebay eserlerindendir. Gencebay dışında sitarı eserlerinde kullananlar bildiğime göre;
Fikret Kızılok
Erkin Koray
Yani Türkiye'de sadece 3 kişi.
Herhangi bir eserinde kullanmayıp sadece bir dönem ilgilenmiş sanatçılar olarak da;
İlhan İrem
Ohannes Kemer
Bu bilgiler de enstrümanın zorluğunu gözler önüne sermektedir. Şimdi Hint dünyasından ve Gencebay dünyasından örnekler verelim:
Buraya kadar okuyan ve dinleyen dostlara teşekkür ediyorum. Aşağıya yorum yapabileceğiniz gibi yazıyı paylaşarak daha çok kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
Herkese müzikli ve güzel günler dilerim.