İlkokuldan İş Hayatına Dostluk Nedir?

Dost Farsça’dan dilimize geçen “sevilen” manasına gelen bir kelime. Herkesin bildiği “arkadaş” ise birbirine arka (destek) olan insanları kasteden arka isim köküne ortaklık bildiren +daş ekinin getirilmesiyle türetilmiştir. 30 yaşını geçmiş biri olarak henüz yolu yarılayamasam da dostluk ve arkadaşlık adına acı tatlı birçok tecrübem oldu diyebilirim. Dost ve arkadaşı da farklı farklı kullanan olur. İşte bir sürü arkadaşım olurmuş da tek tük dostum olurmuş. Falan filan. Kavramlara takılmıyorum. Benim için tanıdıklar vardır. Ve bir de zora düştüğümde yardım isteyeceğim, mutlu olduğumda mutluluğumu paylaşacağım insanlar vardır. Neyse analize geçelim buralara geri döneceğim yer yer. Bu arada dostluğu dönemlere göre farklı değerlendirmek istedim.

Şöyle bu dönemlerin üzerinden geçelim bakalım bana hak verecek misiniz?

İlkokul Dönemi Arkadaşlıkları

İlkokuldan arkadaşı kalabilen zaten azdır. Aynı mahallede oturup büyümek lazımdır bence. Etrafımda ilkokuldan beri arkadaş olan yok. Yani varsa da hatırlamıyorum. Bana veya yorumlara yazabilirler. Benim de ilkokuldan tanıdığım Instagram’ımda ekli insanlar var ama hayatımdaki büyük gelişmeleri bilmiyorlar. Bayramdan bayrama mesajlaşıyoruz. Hayat herkesi bir yere atıyor. Velhasıl ilkokulu geç :)

Temsili ilkokul ortamı

Lise Dönemi Arkadaşlıkları

Vallahi buraya ayrı yazı yazmak lazım aslında. Zira benim için en ehemmiyetli insanlar bu döneme aittir. Cemiyetimdeki çoğu insandan da “Abi lise dostluğu başka” sözünü duymuşumdur. Peki ne olabilir bunu farklı kılan? Lise bizim olgunlaşmaya başladığımız zaman. Hayata gözlerimizi beraber açtığımız, beraber ilk defa ciddi manada güldüğümüz/ağladığımız ve hatta ilk âşık oluşumuza birlikte şahit olduğumuz bu insanların hayatımızdaki yerinin kıymetinin fazla olması oldukça normal.

Benim sıkıntılı bir lise dönemim oldu. Kimlik arayışım otomatik üniversiteye kaydı. Sınav telaşesinin de bunda etkisi vardı. İlk bine gireceğim diye derinlemesine arkadaşlık kurmakta zorlandım. Gelgelelim en güçlü dostluk bağlarım hala liseden. 2015’te kurduğum lise Whatsapp grubumda 7 yıllık muhabbet edildi dile kolay. Bu arkadaşların bazılarını 2004’ten bazılarını 1994’ten beri tanıyorum. Benim ben olmaya başladığım zamanlardan beri yani. Bu adamlar benim hatalarımı da gördü, mutluluklarıma da şahit oldu. Bu kadar birikmişlik ile yeni tanışılan biriyle aynı frekansı tutturabilmek kolay mı? Yeni dediysem de 1-2 yıllık birini kastediyorum ha.

Temsili lise dönemi fotoğrafı

Mazi kalbimde yaradır misali o yarayı bilen, kabuk bağlayışını bilen ve hatta düşüşünü görenle; “bu yara izi niye var ya” diye soran bir olabilir mi? O yüzden yıllardır lise sınavlarına hazırladığım öğrencilere hep şunu derim: “En iyi arkadaşlıklarını lisede kuracaksın. O yüzden dünya görüşüne, mizah, kültür ve zekâ seviyene uygun insanlarla beraber lise okumalısın. Yoksa çok yalnızlık çekersin.” Bu, onların çalışmaya motive olmaları için genelde yeterli olmuştur :)

Üniversite Dönemi Arkadaşlığı

En sancılı süreç burası. Herkes için değil. Lisesinde iyi olgunlaşan veya lise arkadaşlarıyla aynı üniversiteye gelebilen insanlar için üniversite arkadaşlıkları güzeldir. Özellikle de kültür şoku yaşamıyorsa. Allah’ın Çorum’undan kayıt için ilk defa İstanbul’a gelmişim. Kadim dostum Bilal’in dediği gibi “Dünyaya yeni inmiş uzaylı gibi her şeye bu ne, burası neresi” sorularını soruyorum. Etrafı bile bilmezken insanları tanımak ve arkadaşlık kurmak… O yüzden gurbete okumaya giden her öğrenci zorluk çeker. Hele bugünlerde Pandemi de var. Oralara hiç girmeyelim.

Lise arkadaşlarıyla aynı üniversiteye gelen adam zaten yeni arkadaşları çerez gibi görür. Yani ayni komünde devam eder hayatına. Bu korunmayı sağlar. Yahut lisesinde görmüş geçirmiş bir adamsa insanları iyi tartıyor, kime yanaşacağını iyi biliyordur. Benim gibi Anadolu’dan gelme toylar genelde aşırı dost canlısı takılıyor zira kaybedecek bir şeyi yok diye düşünüyorlar. Sonraları bu tez canlılık insanın ardında bir “arkadaş enkazı” bırakıyor. Arkadaş enkazı hayatının bir döneminde şartlar gereği çok yakınlaşıp yollarını ayırmak zorunda olduğun insanlar. Mesela bir ev arkadaşı, aldığın dersteki grup ödevi arkadaşı gibi... Bu illa kötü bir şey değil bu arada. Neyse üniversitenin birçok farklı yerinde dostluk kuruluyor o yüzden kısım kısım gidelim.

Kalınan Yer

Misal kaldığınız yer. Hazırlıkta yurttayken tanıştığınız, can ciğer olduğunuz, evleneceğiniz kadını ilk tanıştırdığınız adamla muhabbetiniz bayramdan bayrama kalabilir mesela. Yıllara varan maddi ve manevi paylaşım bayramdan bayrama “Bayramın mübarek olsun” mesajına indirgenebilir.

yurt

Hayat garip. Arkadaş enkazı gibi “arkadaş turşusu” tabirini de icat edeyim hadi. Bu da şöyle oluyor: Kimisiyle eskisi kadar muhabbet edemezsin doğru. Hayat sizi başka yerlere, işlere atmış olabilir. Ama tutum önemlidir. Geçmişe ve yaşanmışlıklara saygı duyulmaması yaralayıcıdır. En azından turşu olarak kalabilmelidir. Kalamıyorsa at gitsin çöpe. Kokuya ve leşe hacet yok!

Ortak Hayaller

Hayallerinizin ortak oluşu da yeni dostluklar kurmanıza vesile olur. İş kurma, zengin olmak gibi mesela. Beraber iş kurmayı hayal ettiğin, maddi-manevi en çok karşılıklı yatırım yaptığın dostunla da irtibatın kalmayabilir. Yılların muhabbeti gidiverir bir anda. Buz olur her şey. “Kalpleri birbirine ısındıran Allah’tır” ayetinin hükmü gereği soğutan da o demek ki. Bunlar hep merhale. Öyle bakmak lazım. İnsanın üstüne koyması lazım. Ders çıkarması lazım.

Uğraş ve Hobi

Meşgalen de sana yeni dost buldurabilir. Mesela siyasi bir örgüttesindir, tiyatro kulübündesindir ya da müzikle uğraşıyorsundur. Müzik yapmaktan en çok keyif aldığın, onlarca beste yaptığın, gecelerce sabahladığın kişiyle bugün irtibatın olmayabilir. Kaybolur gider sen ne kadar uğraşsan da.

müzik

Dostluklar için verilen emekler orantılı olarak dönmez insana. Beklemekten nefret eden ben saatlerce soğukta bir arkadaşımla sadece bir mesele üzerine konuşabilmek için beklemiştim. Gelince de konuşmayıp çekip gitmişti. Hayatımda yaptığım en zararına alışverişlerdendi. O yüzden “ben şunu verdim onun için, ben bunu yaptım onun için”lere hiç girmemek lazım. Halik(yaradan) bilir felsefesi yer etmeli. Yoksa çıldırırsınız maazallah!

Aşk ya da Gönül İşleri

Üniversitede aşkı bulup en iyi dostluğu da bulabilirsin. Ben buldum, 2012’den beri en yakın dostum eşim. Allah eksikliğini göstermesin, o en büyük sırdaşım, yoldaşım. Kendilerine sevgilerimi yolluyorum :)

Hülasa, üniversiteden 3-5 arkadaş kalır derdim eskiden. Artık 1-2 diyorum soranlara. Allah eksiltmesin diyip yeni bölüme geçelim.

İş Hayatı Dönemi Arkadaşlığı

Geldik en çalkantılı döneme. Bir kere yeni mezun olup olgunlaşma yaşlarına geldiğin yaştasındır. Çoğu işe yeni giren genç oranın demirbaşı zannediyor kendini. Girdiği ilk 6 aylık, bir yıllık dönemde birisi iş veya bölüm değiştirmezse bu anlayışı iyice perçinleşiyor. Hele bir de ikide bir “kardeşim” diyen sahte arkadaşlar varsa etrafında! Şunu çok iyi öğrendim ki bir insan arkadaşına ne kadar çok “kardeşim” diyorsa, o kadar kardeş olmaktan uzaktır.

Lise kısmında bahsettiğim üzere, insanlar işe girdiği gibi birbirlerine nüve/data veriyor. Muhabbet kuruluyor. Sen şöylesin, ben böyleyim. Ben şunu yaptım, sen ne yaptın dönemi geliyor yani. Tam da bu debdebenin ve kendini kanıtlama/kabul ettirme sürecinin içinde kişinin işi değişebiliyor veya arasının iyi olduğu kişinin işi/bölümü değişebiliyor. İşte orada dananın kuyruğu kopabiliyor. O zaman uyanış başlıyor.

Bu değişim süreçlerine rağmen muhabbetin devam ettiği hala ilişki içerisinde olduğumuz insanlar için gerçek dost diyebiliriz. Defalarca misafirliğe gidip geldiğin, evinde kaldığın, yediğin içtiğin, borç alıp verdiğin ve en dehşetengiz sırlarını dahi anlattığın kişiler bir bir yok olabilir. Çok sebep aramamak lazım, kafa yanar. İş hayatındaki çekememezlikler ve siyasi görüş ayrılıkları bunda rol oynar bence. Misal, ismi lazım değil birisi bana Covid19'a inandığım için küresel güçlerin uşağı, Bill Gates seni ele geçirmiş diyip her yerden engelledi. Sevip saydığım da bir abimdi. Güç ve güç hırsı da insanları değişik kafalara yöneltebiliyor. İnsanlar değişebildiği gibi dostlukların da mahiyeti değişebilir. Bunu göz ardı etmemek lazım.

Pandemi insanların psikolojilerini bozdu. Bazı insanların kronik hastalığı olan anne babaları var. Bu sebeple dostlarıyla görüşemediler. Dolayısıyla da gözden ırak olan gönülden de ırak oldu. Hatlar koptu. Hayat şartları ilişkileri etkiledi. Sanal misafirlik yazımda buna çözüm olabilecek bazı öneriler sunmuştum.

İşten sonra da devam eden arkadaşlık/dostluk hakikidir diyebiliriz. Hala hayatındaki önemli şeyleri bilen dostundur. Mesela ben bu yazıyı yazarken covidim ve eşimle birkaç gece önce acildeydik. Bunu bilen kaç kişi var? Yani hayatınızdaki mühim hadiseleri (çocuk haberi, hastalık vb.) paylaştığınız kişiler “o an için” dostlarınız. Bu “o an” uzadıkça her şey daha da katmerleniyor, güçleniyor sanmayın. 10-20 yıllık dostluk da pekâlâ bitebiliyor. O yüzden “arkadaş turşusu” kavramını kullandım. Bir gün herkes turşu olacak veya çöpe gidecek! :)

Sonuçlar ve Çıkarımlarım

Kendim yazdıktan sonra baştan bir daha okudum ve 7 sonuç çıkardım :)

1. Bugün bundan sonra ancak düğününe ve cenazesine giderim dediğiniz dostlarınız olabilir. Bu ekstrem halden çıkmak lazımdır. Şu sözü kendime şiar edindim: Cenazesinde ağlayacağınız insanlara bugün kin beslemeyin. Dolayısıyla kimseye karşı nefretiniz olmasın, kırgınlıklarınız olabilir. Ama bu kendi içinizde kalmalı diye düşünüyorum.

2. Arkadaş-dost bir insan için öncelikli olmamalı. Aile her zaman önde olmalı. Bunu 30’lu yaşlarda anca anlayabilen büyük bir topluluğun parçası olabilirim ama hala anlayamayan güruhun parçası olmadığımdan dolayı çok mutluyum.

3. Dobra ve dürüst olmanın hep zararını görsem de devam edeceğim. Sevmediğim şeye sevmiyorum diyebilmek beni var eden şeylerden. Üç günlük dünyada bugün varız, yarın yokuz. Diyeceğinizi deyin.

4. Sevdiğini aşırı sevme, olur ki bir gün sevmediğin biri olur. Buğzettiğin kimseden de çok nefret etme, belki bir gün sevdiğin kimse olur. Bu yazının ve hayatımın özeti olan bu hadisi de buraya iliştireyim.

5. Arkadaş enkazı ve arkadaş turşusu senin zararda değil kârda olduğunu gösterir. Niye? Enkaza girmesi gerekenler girmiştir, turşu olması gerekenler öyle olması gerektiği için olmuştur. Geçmiş kirlidir ve adı üstünde geçmiştir, bugün sana verilen hediyedir. Bugüne odaklan, geleceği inşa et.

6. İyi insan demek iyi dost demek değildir. İyi arkadaşlık ilişkileri kurabilen görece kötü insanlar tanıdım. Ya da pırlanta gibi kalbi olduğu halde arkadaşlık ilişkisi kurmakta zorlanan insanlara aşırı derecede gelip geçici bakan kişiler de gördüm. O yüzden birine karşı hayranlık duyup a bu benim yakın dostum olur artık dememek lazım!

7. Kendi perspektifinden baktığın kadar karşındaki insanınkinden de bak. Çoğu zaman senin onu gördüğün gibi karşı taraf seni görmüyor. Bunu görmezden gelerek hareket etmen daha çok yaralanman demek. Seni tanıdık gibi görene dostça yaklaşmayı kes! Sen de onu tanıdık seviyesine indir. Zira sonuçta o değil sen zararlı çıkarsın.

Yazımı 2011 yılında bir buhran dönemimde babamla olan muhabbetimle bitireyim: Babam bir gün telefonda dertli olduğumu anlayınca bana “Üzülme arkanda baban var” dedi. Sonra birden sustu, ben de sustum ve dedi ki:

Gerçi benim babam öleli 20 küsur sene oluyor. Bu hayatta hep yalnızsın Allah’tan başka dostun yok!..