Neden İngilizce Öğrenemiyoruz ve Konuşamıyoruz?

Kaynak: https://www.ef.com.tr/epi/

Merhaba,

Neden İngilizce öğrenemiyoruz? Yazıya direkt bu acı tabloyla başlamak istedim. Aslında tablo net. Yüzde 18 gibi düşük bir oranda biliyoruz bu dili. Bildiğiniz üzere bir Youtube kanalı açtım. Yusuf İhsan KURT Youtube Kanalı. Orada sitemde olmayan bir konuya değindi isem buraya yazı olarak da aktarmak istedim. Yazının gücüne hala inananlardanım. Yazının bende ayrı bir yeri var. Şimdi neden İngilizce öğrenemiyoruz, neden İngilizce konuşamıyoruz gibi sorulara kendi gözlemlerime göre cevap vereyim.

İngilizce Eğitiminde Yapılan Hatalar Nedir?

9 yıllık dil eğitiminde alamadığımı 1 yıllık Boğaziçi hazırlıkta aldım. Lise 1’de 10 saat ders alıyorduk sözde. Ne yanlıştı diye dönüp baktığımda en büyük sorunu gramer odaklı oluşu olarak görüyorum.

Garden: Bahçe
Garden: Bahçe
Garden: Bahçe
Garden: Bahçe
.
.

Bu şekilde her kelimeyi de yazardık. Aslında edinme ile ezberleme arasında ince de bir çizgi var. Ancak dilin 4 önemli alanı daha var: Okuma, dinleme/dinlediğini anlama, konuşma ve yazma. Buraların ihmal edilmesi adeta papağan gibi bir sürece sürüklüyor herkesi. Çünkü dilin asıl amacı iletişimdir. Size duygularınız ile ilgili sorulan bir soruya cevap veremiyorsanız o dili öğrenmiş sayılır mısınız?

Bu eğitimin eğitim öğretim döneminde verilip sonra bırakılmasının da bunda payı olduğunu düşünüyorum. Adeta yazlık kuran kursu gibi çocuklar her yıl simple past tense, simple present tense diye başlıyor, kelimeler ezberleniyor. Yaz geliyor. İngilizce adına hiçbir şey yok. Ertesi sene tekrar başlıyor süreç. Bisiklet sürme gibi motor bir beceri değil ki anında hatırlanabilsin. Öyle değil mi? Bu 4 bacağın harekete geçirilmlesi lazım. Yazın günlük tutma ödevi olur, EBA üzerinden sınav olur bir şekilde dile ait bilgilerin diri tutulması lazım. 2 paragraf yazı yazmadan MEB'deki eğitim öğretim hayatım bitti. Boğaziçi hazırlığın seviye belirleme sınavında benden yazı yazmamı istendiğinde dumura uğramış idim. Konuşmada da aynı durum geçerli. Maalesef öğretmenlerin bazıları çocuklar anlamıyor zaten diyerek Türkçe anlatıyor dersi. Haliyle konuşma pratiğinden de bahsetmek pek mümkün olmuyor. Sonuç olarak verilen eğitimin daha interaktif ve dijital olabilmesi adına ciddi adımların atılması gerekiyor.

İngilizce Öğrenmek İsteyenlerin Sıklıkla Yaptığı Hatalar Nelerdir?

Önce dilin öğrenilme amacını iyi belirlemelisiniz ki nasıl öğrenmeniz gerektiğinizin yolunu iyi belirleyebilin. Bir şeyler satan bir esnaf mısınız, turist mi, yoksa akademisyen mi, yahut sadece iş dünyasında mı kullanacaksınız? Bunların her birinin gerektirdiği seviyeler ve başarıya giden stratejiler farklıdır. “İngilizce öğrenmek lazım ya!” denilip kurslara para bayılmak sonuç odaklı bir çalışma olmuyor. Kursların da bazılarında maalesef gramer odaklı bir eğitim veriliyor. Evet, gramer bir dilin temel yapıtaşlarındandır. Doğru kullanılması hayatidir. Ancak iletişim kuramadıktan sonra have v3, had v3 farkını çok iyi bilmek ancak sınavlarda gramer soru tiplerinden kaçırmamaya yarar. Yukarıda saydığım dili öğrenme sebeplerinin hepsinde asıl amaç iletişim kurabilmek yani konuşmaktır. Akademik manada ilerlerken makale okumak, anlamak ve yazmak üzerine eğilseniz bile tezinizi savunurken ya da bir uluslararası konferans/sempozyumda alanınızdaki insanlarla iletişim kurarken yine konuşma becerilerine ihtiyaç duyacaksınız.

Neden İngilizce Öğrenemiyoruz ve Neden İngilizce Konuşamıyoruz?

Yazının güzel bir özetini izlemek için iki kez tıklayın!

Peki neden İngilizce konuşamıyoruz? Çoğu insanın en büyük takanağı özgüvensizlik. Bana ne derler denen illet yüzünden sesler içeri kaçıyor, eller havaya kalkmamak için adeta saklanacak yer arıyor. Boğaziçi’nde okurken tek kelime etmeden derslere devam eden insanlar gördüm. Başarılı insanlardı, yüksek notlar da alıyorlardı. Ama rezil olurum düşüncesi ile ya da tamamen konuşmayı istemediklerinden ağızlarını bıçak açmazdı. Biz toplum olarak dalga geçmeyi seven de bir milletiz. Bu korkuların ve çekincelerin sebebi biraz da bu. Telaffuzu yanlış olan bir insan aslında komik değil ama biz ona komik muamalesi yapmayı seviyoruz. Kırılabileceğini düşünmeden, maalesef. Ki zaten yabancılar da Türkçe’yi her zaman mükemmel mi konuşuyor? Biz onların tuhaf telaffuzlarına gülümseyip geçiyoruz, yadırgamıyoruz. Kendimiz yanlış bir şey söylediğinde neden rezil rüsva duruma düşmüş gibi hissediyoruz ki? Neden ingilizce konuşamıyoruz sorusunun cevabı bence burda gizli.

6. sınıfta derste “Ay em fırom aytıli” (I am from Italy) demiştim. Benle dalga da geçmişlerdi baya hani. E ne oldu yani? Bugün TOEFL’dan 101 almış, İngilizce bir videoyu altyazısız izleyecek, derdimi anlatacak kadar :) ingilizce konuşabilecek bir durumdayım. Belki de bu dalga geçmelerle hiç umursamadığım için konuşabildim. Burada Barış Özcan’ın bir videosunda bahsettiği Korkusuzca Konuş tekniğini ben de öneriyorum. İki ana nokta var. Korkmamak ve devamlı konuşmak. Dünyanın sonu değil yanlış kelime kullanmanız. Benim bu teoriye eklediğim iki şey daha var. Exposure and Continuity. Yani hem o kelimelere ve doğru kullanımlara maruz kalmanız lazım hem de bunu “devamlı” yapmanız lazım. Ancak o zaman neden İngilizce öğrenemiyoruz sorusunu sormayız bana göre.

Dil öğrenmek istiyorsanız kendinizi geri çekmeyi derhal bırakmalısınız. Kendimizin adım atması lazım. Türkçe altyazı ile dizi izleyebilirsiniz ama tamamen yazıyı odaklayarak gitmeniz size kulak dolgunluğu dışında bir şey katmaz. Kelimeleri öğrenmeye çalışın. İngilizce günlük tutun. Birisi sizin yazdıklarınızı ve yapıp ettiklerinizi tahlil etsin. Sizi doğruya sevk etsin. Hatalarınızı göstersin. Hatalarınızı öğrenmediğiniz sürece olduğunuz yerde çakılı kalırsınız. Bu da ciddi bir zaman ve emek israfıdır. Takdir edersiniz ki zaman geri gelmeyecek bir hazinedir.

Youtube’daki videomun biraz transkripti gibi olsa da yer yer başka konulara da değinmeye çalıştım. Umarım faydalı olabilmişimdir. Kanala abone olursanız gelecekte birçok faydalı video ile karşılaşacağınızı garanti ediyorum :)

Herkes bol iletişimli, İngilizce dolu günler dilerim.